bugün
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı11
- boşuna yaşıyorum hissi10
- arda güler11
- futbolcu ismiyle nick almak11
- icardi190511
- icardi1905 silik olsun kampanyası24
- fenerbahçe'nin bu sene de şampiyon olamaması13
- haçta iken sevgili ile sevişmek günah mıdır11
- yunanistan bizden çalsa rahatsız olmayacağınız şey11
- sözlük kızlarının ayakkabıları14
- akp seçmeni16
- online olup entry girmeyen yazarlar9
- bebek kokusu10
- evlenmezsek yaşlanınca ne yapacağız sorunsalı10
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler12
- karınıza range rover alır mısınız18
- ekşi sözlük9
- şu anda çalan şarkı9
- susmayan durmayan israile gemi ticareti10
- ali erbaş11
- anın görüntüsü17
- bülent uygun15
- chp genel merkezi önündeki aşırı üks araçlar10
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu21
- güzel kızların size abi demeye başlaması12
- çirkin erkeği yakışıklı gösterecek şeyler10
- belediyeler el değiştirince bütün foyalar döküldü23
- ismail kartal12
- sivasspor'a verilen penaltı27
- sinemaların batma aşamasına gelmesi22
- patiswiss17
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı14
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi19
- 22 nisan 2024 sivasspor fenerbahçe maçı31
- trollerin karışması8
- fenerbahçe12
- sözlük yazarlarının pankekleri13
- yoga eğitmeni uzun boylu motorcu şamatacı erkek9
- her yaptığı yemeği paylaşan kızın amacı8
- profesyonel fotoğraf makinası tavsiyeleri10
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi13
- inmesi binmesinden daha zor olan şeyler14
- stanleywhite10
- siklememenin getirdiği huzur9
- galatasaray9
- bakire misin diye soran erkek12
- xdearm8
- johnny bellington13
- icardi1905'in adam gibi adam olması15
- binali yıldırım'ın servet15
entry'ler (147)
Bilimkurgu kulübü tarafından sosyal medya anketinde yarışan ve finale kalan dizi. Finalde rakibi Doctor Who.
nikola tesla başlığı ile yanyana durmasına gönlüm razım olmamıştır.
seri şukulayan yazar.
dünyanın en salakça darbe girişimi olduğunu herkes kabul ediyor. bu durumda şu olasılıklar çıkıyor
1- Ordu geri zekalı komutanlardan oluşuyor
2- Orduda komutanlar salak değil, çok daha büyük bir tezgah kuruluyor.
1- Ordu geri zekalı komutanlardan oluşuyor
2- Orduda komutanlar salak değil, çok daha büyük bir tezgah kuruluyor.
şu an o kişiyim.
aklıma takılan bir soru var. medyada aradım ama hiç bir net cevap bulamadım. maşaripov masum olabilir mi?
reina'ya giren herif tüm kamera kayıtlarında tanınmayacak şekilde yüzü kapalı. hiç bir görgü tanığı yok. peki bu adamın ilk görüntüsünü nerden buldular? hiç görmeyen birinin, bir otobüste teşhis etmesi gibi bir durum söz konusu. ardından maşaripov denen adamın resimleri ve videoları dönmeye başladı ortalıkta. maşaripov kaçak göçmen gibi birşey. ülkede bunlardan artık binlerce var. hani eyvallah benim için de maşaripov denilen adamın suçluluğu çok kesin gibi görünüyor ama acaba diyorum suç bunun üzerine mi kaldı? çünkü bir soruya hiç bir cevap veremiyorum. soru şu;
ajansın, başka bir ülkeye katliam yapmaya gidiyorsun. o ülkeye karını ve çocuğunu getirir misin? kim yapar böyle bir şey. üstelik adam 4-5 tane dil bilen, okumuş bir adam diyorlar sabahtan beri.
velhasıl aklımda deli sorular sevgili arkadaşlar. bu gece de sabah ettim haber neyin okurken.
edit: tabi böyle bir katliamı işleyebilen bir adamdan normal insanlar gibi düşünmesini de beklememek lazım sanırım.
reina'ya giren herif tüm kamera kayıtlarında tanınmayacak şekilde yüzü kapalı. hiç bir görgü tanığı yok. peki bu adamın ilk görüntüsünü nerden buldular? hiç görmeyen birinin, bir otobüste teşhis etmesi gibi bir durum söz konusu. ardından maşaripov denen adamın resimleri ve videoları dönmeye başladı ortalıkta. maşaripov kaçak göçmen gibi birşey. ülkede bunlardan artık binlerce var. hani eyvallah benim için de maşaripov denilen adamın suçluluğu çok kesin gibi görünüyor ama acaba diyorum suç bunun üzerine mi kaldı? çünkü bir soruya hiç bir cevap veremiyorum. soru şu;
ajansın, başka bir ülkeye katliam yapmaya gidiyorsun. o ülkeye karını ve çocuğunu getirir misin? kim yapar böyle bir şey. üstelik adam 4-5 tane dil bilen, okumuş bir adam diyorlar sabahtan beri.
velhasıl aklımda deli sorular sevgili arkadaşlar. bu gece de sabah ettim haber neyin okurken.
edit: tabi böyle bir katliamı işleyebilen bir adamdan normal insanlar gibi düşünmesini de beklememek lazım sanırım.
amk her gün ülkede önemli bir olay oluyor zaten. hangi gün patlasa manidar. bu ülkede bombaların patlaması en büyük manidarlık.
tez zamanda allah belalarını versin.
osmanlı'nın son dönemini çoğumuz biliriz. ama kısaca bir değineyim.
osmanlı üretmeyen, batının teknolojisine yetişemeyen bir ülke olduğu için batı tarafından bölüşmek üzere işgal edildi. türk nüfusunun yoğunlukta olmadığı tüm toprakları planlara uygun şekilde bölüştü. anadoluyu da bölüşüyordu ki hepimizin bildiği gibi kurtuluş mücadelesini verdik ve en azından anadoluyu kurtardık. bu vesileyle osmanlı resmen sona ermiş oldu.
savaşın hemen ardından anadolu tam bir enkaz idi. okuma yazma bilmeyen bir halk, eğitim seviyesi osmanlı medreselerinden kalma ya da hiç okumamış yarı eğitimli veya zır cahil bir gençlik ile başbaşaydık.
topraklar büyük ölçüde işlenmez durumda veya işlenenler de zengin toprak ağalarının elindeydi. sanayi üretimimiz ise hiç yoktu.
önce dilimizin fonetiğine uygun olmayan arap alfabesini kaldırıp latin kökenli, türk dili fonetik yapısına uygun, yeni türk alfabesini kullanmaya başladık. dört bir yanda eğitim seferberliği başladı. insanlar hem okumayı yazmayı öğrendi, hem topraklarında daha fazla üretim yapması için teşvik edildi. hızlı bir girişle bir kaç yıl içinde eğitim konusunda belki de dünya tarihindeki en büyük ilerlemeyi kaydettik.
bu ilerlemeleri takiben uçak fabrikaları, kağıt fabrikaları, şeker fabrikaları, demir-çelik fabrikaları peşi sıra üretime başladı. mustafa kemal atatürk bir mucize yaratmıştı. adeta yetim bir çocuğu alıp üniversite okutmak gibiydi bu mucize.
neyse yıllar ilerledi, o zayıf ülke dünya politikasında söz sahibi olmaya başladı. halk fakirdi ama devlet güçlüydü. üreten ve avrupa ile yarışan bir toplum inşa edilmişti. ikinci dünya savaşı esnasında ankaraya gelen alman dış işleri bakanı almanya'ya şöyle rapor ediyordu türkiye'yi;
"türkler 1. dünya savaşında içinden geçtiğim ankara adındaki köyü avrupada bile eşi benzere görülmemiş muhteşem bir başkente çevirmişler. Avrupalılar türklere karşı önlem almak mecburiyetindedirler."
neyse ikinci dünya savaşına girmeyen türkiye bu savaştan çok büyük zarar görmüştü. 39-45 yılları arasında gerçekleşen savaş esnasında türkiye ciddi tedbirler almıştı. devlet tasarrufa gitmiş, uluslararası ticaret durma noktasına gelmiş, ülke kıtlığa düşmüştü. bu evrensel çalkantıda türkiyede de mevcut ismet inönü iktidarı çalkalanmaktaydı. savaşın ardından her ne kadar anadolunun eli önceye göre bollaşsa da artık hükümete karşı güven kırılmıştı.
chp içinde zengin bir bey oğlu menderes parti içi muhalefete başladı. çok sürmeden partiden ayrılıp yeni parti kurdu. demokrat parti ile halk arasında itibarı yükseliyordu ve gençlik yıllarını yaşadığı amerikada başkan olması beklenen kennedy arkadaşıydı.
devam edeceğim epey uzun olacak işim çıktı.
osmanlı üretmeyen, batının teknolojisine yetişemeyen bir ülke olduğu için batı tarafından bölüşmek üzere işgal edildi. türk nüfusunun yoğunlukta olmadığı tüm toprakları planlara uygun şekilde bölüştü. anadoluyu da bölüşüyordu ki hepimizin bildiği gibi kurtuluş mücadelesini verdik ve en azından anadoluyu kurtardık. bu vesileyle osmanlı resmen sona ermiş oldu.
savaşın hemen ardından anadolu tam bir enkaz idi. okuma yazma bilmeyen bir halk, eğitim seviyesi osmanlı medreselerinden kalma ya da hiç okumamış yarı eğitimli veya zır cahil bir gençlik ile başbaşaydık.
topraklar büyük ölçüde işlenmez durumda veya işlenenler de zengin toprak ağalarının elindeydi. sanayi üretimimiz ise hiç yoktu.
önce dilimizin fonetiğine uygun olmayan arap alfabesini kaldırıp latin kökenli, türk dili fonetik yapısına uygun, yeni türk alfabesini kullanmaya başladık. dört bir yanda eğitim seferberliği başladı. insanlar hem okumayı yazmayı öğrendi, hem topraklarında daha fazla üretim yapması için teşvik edildi. hızlı bir girişle bir kaç yıl içinde eğitim konusunda belki de dünya tarihindeki en büyük ilerlemeyi kaydettik.
bu ilerlemeleri takiben uçak fabrikaları, kağıt fabrikaları, şeker fabrikaları, demir-çelik fabrikaları peşi sıra üretime başladı. mustafa kemal atatürk bir mucize yaratmıştı. adeta yetim bir çocuğu alıp üniversite okutmak gibiydi bu mucize.
neyse yıllar ilerledi, o zayıf ülke dünya politikasında söz sahibi olmaya başladı. halk fakirdi ama devlet güçlüydü. üreten ve avrupa ile yarışan bir toplum inşa edilmişti. ikinci dünya savaşı esnasında ankaraya gelen alman dış işleri bakanı almanya'ya şöyle rapor ediyordu türkiye'yi;
"türkler 1. dünya savaşında içinden geçtiğim ankara adındaki köyü avrupada bile eşi benzere görülmemiş muhteşem bir başkente çevirmişler. Avrupalılar türklere karşı önlem almak mecburiyetindedirler."
neyse ikinci dünya savaşına girmeyen türkiye bu savaştan çok büyük zarar görmüştü. 39-45 yılları arasında gerçekleşen savaş esnasında türkiye ciddi tedbirler almıştı. devlet tasarrufa gitmiş, uluslararası ticaret durma noktasına gelmiş, ülke kıtlığa düşmüştü. bu evrensel çalkantıda türkiyede de mevcut ismet inönü iktidarı çalkalanmaktaydı. savaşın ardından her ne kadar anadolunun eli önceye göre bollaşsa da artık hükümete karşı güven kırılmıştı.
chp içinde zengin bir bey oğlu menderes parti içi muhalefete başladı. çok sürmeden partiden ayrılıp yeni parti kurdu. demokrat parti ile halk arasında itibarı yükseliyordu ve gençlik yıllarını yaşadığı amerikada başkan olması beklenen kennedy arkadaşıydı.
devam edeceğim epey uzun olacak işim çıktı.
hasparti genel başkanıyken şu sözleri sarfetmiştir;
"bizim en büyük düşmanımız içimizdeki gizli akepelilerdir."
"bizim en büyük düşmanımız içimizdeki gizli akepelilerdir."
michio kaku - erdoğan'ın evreni.
bunlar babadan oğlula nesil galiba.
ayrıca cino buldukça hala sevinirim.
tahminen 95-96 yıllarında yayınlanan bir çocuk dizisi vardı. dizinin kahramanı olan çocuk odasından elektrogitarın tellerine vurup başka bir boyuta geçiyordu ve orada canavarlarla filan savaşıyordu. boyut değiştirirken de elektrik hattı üzerinden ya da telefon hattı üzerinden filan yolculuk ediyordu. matrix gibi bir mantığı vardı.
sahneler ve kıyafetler şurdaki gibiydi.
görseldeki dizi ultraman. ama benim aradığım o değil. hatırlatma yapabilir o yüzden örnek koyuyorum.
hatırlayanlar varsa bir yeşillendirsin. neydi adı?
sahneler ve kıyafetler şurdaki gibiydi.
görseldeki dizi ultraman. ama benim aradığım o değil. hatırlatma yapabilir o yüzden örnek koyuyorum.
hatırlayanlar varsa bir yeşillendirsin. neydi adı?
mahri evlenmiş lan. :(
yakında geliyor bir tane.
işsizlik gerçekten zor zanaattır. Sıkıntıda dertte ilk göze batan insan işsizdir. işsiz kalmanın mağrurluğu ve çevrenin işsiz kalana anlayışı, işsizliğin süresi uzadıkça azalır. Sürekli çok meşgulmüş gibi yapsanız bile belli bir zaman sonra aslında meşgul olmadığınız fark edilir. Büyük bir ciddiyetle internete giren işsiz, belki bilgisayardan anlamayan aileyi belli bir yere kadar oyalar ama er ya da geç internette mal gibi gezindiğiniz anlaşılır. işsizin erken kalkmasına gerçekten gerek yoktur ama öğlene kadar uyuyan işsiz göze batar sinirleri üzerine çeker. Bir yere gitmeseniz bile işsiz olarak herkesten önce kalkıp evden uzaklaşmanız gerekir. Az yemeli, sürekli dertli gibi görünmeli, fazla konuşmamalı, fazla televizyon izlememeli, her şeyi en minimumunda yapmalıdır işsiz. Biri geldiğinde odada oturmaya devam etmemelidir, başka bir odaya geçmelidir.